13 Haziran 2010 Pazar

Türk Toplumunda Matematik Korkusu

Beynin Programlanması: Her toplumun bir genel hafızası bir de toplumun fertlerine ait bireysel hafızası vardır. Birçok insan özel hafızasını programlarken toplumda oluşan genel hafızanın etkisinde kalır ve özel hafızasına bu programları depolar. Eğer o toplumda olayların nedenleri ve niçinlerini sorgulayan bir sistem yoksa sorgulamadan aldıkları bilgileri yine aynı yollarla toplumun yeni bireylerine ulaştırırlar.

Beş Maymun Hikayesi ve Kuramsal Negatif Öğrenme

Kafese beş maymunu koyarlar..Ortaya da bir merdiven ve tepesine de iple muzları asarlar.Her bir maymun merdivenleri çıkarak muzlara ulaşmak istediğinde dışarıdan üzerine soğuk su sıkarlar..

Her bir maymun ayni denemeye giriştiğinde buz gibi soğuk suyla ıslatılır...

Bütün maymunlar bu denemeler sonunda sırılsıklam ıslanırlar. Bir süre sonra muzlara hareketlenen maymunlar diğerleri tarafından engellenmeye başlanır.

Daha sonra, suyu kapatıp maymunlardan biri dışarı alınıp yerine yeni bir maymun (adı: "A" olsun) koyulur. İlk yaptığı iş muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak olur; fakat diğer dört maymun buna izin vermez ve yeni maymunu döverler...

Daha da sonra ıslanmış maymunlardan biri daha yeni bir maymunla ("B") değiştirilir ve merdivene ilk yaptığı atakta dayak yer.Bu ikinci yeni maymunu (B) en şiddetli ve istekli döven ilk yeni maymundur (A).

Islak maymunlardan üçüncüsü de değiştirilir. En yeni gelen maymun (C) da ilk atağında cezalandırılır. Diğer dört maymundan yeni gelen ikisinin (A ve B) en yeni gelen maymunu niye dövdükleri konusunda hiç bir fikirleri yoktur..

Son olarak en bastaki ıslanan maymunların dördüncüsü ve besincisi de yenileriyle (D ve E) değiştirilir. Tepelerinde bir salkım muz asılı olduğu halde artik hiç biri merdivene yaklaşmamaktadır..Neden mi?

Çünkü burada işler böyle gelmiş ve böyle gitmelidir...

Toplum tarafından oluşturulmuş hafızanın bizim duygularımız, düşüncelerimiz ve davranışlarımızı ne kadar etkili ve nasıl etkileyebileceği konusunda daha bir uç örnek verelim.

Fransız, İngiliz, Alman ve Türklerden oluşmuş bir topluluğunun lokantada yemek için oturduğunu düşünelim.Yemeğin başında tabaklarda nar gibi kızarmış etler geliyor.Doğal olarak bu etleri gören herkes iştahla yemeğe hazırlanırken Türklerin bulunduğu gruptan bir kişi garsona bu etin ne eti olduğunu soruyor.Garson ‘’ Efendim, etimiz kurbağa bacağı.’’ dedi.

Bu cevap Fransız,İngiliz ve Almanlar tarafından sevinçle karşılanırken Türk müşteriler üzerinde tam bir tiksinti ve şoka neden olur.Çünkü herkes yemeğe o zamana kadar zihinlerinde oluşturulmuş toplumsal programa göre tepki vermiştir.

Verdiğim örnek biraz uç örnek oldu ama derdimiz daha iyi anlatmak için bulabildiğim en iyi örnek. Çünkü matematiğin toplumsal bir canavar ilan edildiği bir ülkede bu şartlar altında matematik öğrenirken öğrencilerin doğal zekalarını ortaya koyarak başarılı olmaları imkansız değil ama çok zordur.

ÇÖZÜM:1-Çözümün ilk şartı matematikte yaşadığımız başarısızlıkların nedenlerini ve sonuçlarını iyice sorgulayarak sorunun matematikte değil matematik öğretiminde olduğunu ortaya koymalıyız.
2-Tüm matematik başarısının temelinin ilköğretimin 1.kademesi olduğu gerçeğinden yola çıkarak sınıf öğretmenlerinin en az matematik öğretmenleri kadar matematik sevmesi gerektiğini görerek onların eğitimine daha fazla önem vermeliyiz.

3-Matematik başarısını bir zekâ ölçeği gibi düşünmekten vazgeçmeliyiz.

4- Matematik öğretiminde ezber yönteminden vazgeçerek öğrencilere matematiği sevdirecek yeni yöntemler ve yollar bulmalıyız.

5-Öğrencileri sözel , sayısal türü zeka türleri ayrımına tabii tutarak, her biri parmak izleri gibi farklı özelliklere sahip ama her zeka türünden renklere ve tonlara sahip öğrencilerin bu renk mozaiğini parçalamamalıyız.

6-Eğitimcilikte diplomanın tek başına her şeyi çözen sihirli bir değnek olmadığı bilinciyle öğrenmenin ve gelişmenin beşikten mezara kadar olduğu gerçeğini unutmamalıyız.

Necip GÜVEN Eskişehir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder