13 Haziran 2010 Pazar

Milli Korkumuz Matematik

Türk Toplumunda Matematik Korkusu yıllardır anlatıla anlatıla adeta ‘’Milli Korku ‘’ haline gelmiştir.Bu konuda bir çok kişi olaya yalnız kendi penceresinden bakarak olayı tanımlamaya çalışmıştır.Kimileri matematiğin çok zor olduğunu kimileri ise zor olmadığını iddia etmiştir.Aslında olaylara daha geniş açıdan bakabilseydik sorunu anlama noktasında bu kadar zorlanmaz bu kadar yoğun başarısızlık yaşamazdık.

Şimdi olayı daha da pekiştirecek bir örnek verelim.

İki Yaşından İtibaren Yılan Eğitmeyi Öğreniyorlar.

Hindistan`ın Gujarat eyaletinde göçebe bir kabile yüz yıllardır yılan eğitmenliği yapıyor. Yılan eğitmenliği bir meslek olarak yasaklanmış da olsa Vadi kabilesi gelenekleri sürdürmeye devam ediyor.

Hindistan`ın batısında yaşayan ve bir yerde altı aydan fazla kalmayan Vadi kabilesi insanları iki yaşından itibaren yılan eğitmeyi öğreniyorlar.

Toplam 600 üyesi olan kabilenin çocukları on yıllık bir eğitimi başarıyla tamamladıktan sonra mükemmel birer eğitmen oluyorlar.

Kabilenin geleneklerine göre yılan eğitiminde işler kadın ve erkekler arasında bölüştürülüyor. Erkekler geleneksel flütlerini çalarak yılanı oynatmayı öğrenirken kadınlar kocaları ya da kardeşleri ortalıkta yokken yılanlara göz kulak oluyorlar ve onların bakımıyla ilgileniyorlar.Kaynakwh: Milli Korkumuz Matematik

Kabilenin şefi ve en kıdemli yılan oynatıcısı olan 60 yaşındaki Babanath Mithunath Madari çocukların eğitimine iki yaşında başladıklarını çocukların topluluk içinde yerlerini alabilmeleri için bu eğitimi tamamlamaları gerektiğini söylüyor.

Hindistan`ın 1000 yıllık geleneği olan yılan eğitmenliği için çocuklar 12 yaşına geldiklerinde her şeyi öğrenmiş oluyorlar.’’

Hindistan’da kobra yılanlarını eğiten bir kabilede dünyaya gelmiş bir çocukla ülkemizde dünyaya gelmiş bir çocuğun kobra yılanına bakış açısının aynı olmasını beklemek ne kadar yanlışsa matematiğin zor olduğunu düşünen bir öğrenciye ‘’Hayır yanılıyorsun matematik çok kolaydır.’’demek te o kadar yanlıştır.Çocukları matematikle barıştırmak için önce onları anlamak daha sonra da onların ‘’Matematik Çok Zordur’’ düşüncesinin altında yatan nedenleri araştırmak zorundayız.

Bu konuda kafese konan beş maymuna uygulanan farklı bir uygulama bize ülkemizde matematik korkusunun neden bir ‘’Milli Korku ‘’ haline geldiğini anlamamızda yardımcı olacaktır diye düşünüyorum.Necip GÜVEN

Kafeste Beş Maymun !

Kafese beş maymunu koyarlar ortaya da bir merdiven ve tepesine de iple muzları asarlar. Her bir maymun merdivenleri çıkarak muzlara ulaşmak istediğinde dışarıdan üzerlerine soğuk su sıkarlar. Her bir maymun ayni denemeye giriştiğinde çok soğuk suyla ıslatılır bütün maymunlar bu denemeler sonunda sırılsıklam ıslanırlar bir sure sonra muzlara hareketlenen maymunlar diğerleri tarafından engellenmeye başlanır.

Suyu kapatıp maymunlardan biri dışarı alınıp yerine yeni bir maymun koyulur ilk yaptığı iş muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak olur fakat diğer dört maymun buna izin vermez ve yeni maymunu döverler.

Daha sonra ıslanmış maymunlardan biri daha yeni bir maymunla değiştirilir ve merdivene ilk yaptığı atakta dayak yer bu ikinci yeni maymunu en şiddetli ve istekli döven ilk yeni maymundur. Islak maymunlardan üçüncüsü de değiştirilir.

En yeni gelen maymun da ilk atağında cezalandırılır diğer dört maymundan yeni gelen ikisinin en yeni gelen maymunu niye dövdükleri konusunda hiç bir fikirleri yoktur.
Son olarak en bastaki ıslanan maymunların dördüncüsü ve besincisi de yenileriyle değiştirilir. tepelerinde bir salkım muz asılı olduğu halde artik hiçbiri merdivene yaklaşmamaktadır.

Neden mi? Çünkü burada işler böyle gelmiş ve böyle gitmelidir.

Kıssadan hisse buradan çıkartılacak nokta eğer siz bir işte başarılı olmak istiyorsanız kendi hedeflerini belirleyin ve kimsenin bunu yapamazsın demelerine aldanmayın. Ayrıca o kişiler amaçlarına hedeflerine ulaşmadıkları için sürekli sizi bu yoldan çevireceklerdir. Seçim sizin ya maymunlar gibi hedefinizden vazgeçeceksiniz ya da bütün engellere ve engellemelere rağmen hedefinize gideceksiniz...Çevrenize ve kendinize yeniden ve farklı bakın

MATEMATİK NEDEN ZOR? ( * )

Çocuk utangaç bir duruşla ayağa kalkar. Heyecanlıdır. Düşündüğü şeyden emindir ama sormaya sıkılmaktadır. Çünkü soracağı sorudan dolayı ayıplanabilir. Soru matematikle ilgilidir. Matematiğin zor olduğu kanısındadır. En azından kişisel deneyiminden çıkardığı doğal sonuç budur. Karar verir ve sorar: "Öğretmenim matematik neden zor?"

Büyüklerinden bu soruya alacağı yanıt aşağı yukarı bellidir. Büyüklerine göre çocuk bir önyargı içindedir. Aslında matematik zor değildir. Çocuğun kafasında büyütülmüş bir düşüncedir bu. Genellikle kullanılan bir yönteme başvurulur hemen. Çocuk anında teselli edilmeye çalışılır. Teselli etme çocuğun matematikle ilgili "zorluk" düşüncesinin bir eksiklik olduğu kabulünü gerektirir. İşte o anda çocuk kendisine ve dolayısıyla matematiğe yabancılaşmanın ilk adımını atar. Büyüklerin daha başta önyargı kabul ettikleri zorluk düşüncesi doğallığını kaybeder. Bir insana bir şeyin zor gelmesi ne kadar doğaldır aslında.

Fakat içinde yaşadığımız kültürün matematik bileşeninde buna izin yoktur. Böylece önyargı gerçekten bu durumda "yeşermeye" başlar. Teselli girişiminin yanında ikinci yabancılaşma ikna etme sürecidir. Çocuk matematiğin zor olmadığına ikna edilecektir. Bu adımda çocuk yanıldığını hissedecek "aslında zor olmayan" bir olgunun kendisine zor geldiğini duyumsayacak ve eksiklenmeye devam edecektir. Böylece kendisine yabancılaşma sürüp gidecektir.

Bu iletişim böyle devam ederken çocuğa sorulan bir de matematik sorusu gelir arkasından. Sorulan soruyla güya çocuğa matematiğin ne kadar kolay olduğu kanıtlanacaktır. Zaten matematikle ilgili sorunlu bir durum yaşayan çocuğun bu kez iki ayağı bir pabuca girecektir. "Bir bilen" tarafından sınanma konumunda kalacaktır. Dikkat edilirse kimse çocuğu anlama çabasında değildir. Matematikle ilgili var olan düşünce biçimiyle ele alınan çocuk sorduğu soruya neredeyse pişman olacak bir duyguya itilmektedir.

Çocuk neden anlaşılmak istenmiyor? Çünkü bugün matematiğe egemen olan bakış açısı matematiğin kültürel ve ruhsal boyutları olduğunu es geçer. Bu görüşte "matematik her yerdedir" önermesi yaygın bir "inanç"tır ve toplumda kabul gören ideolojik bir sonuçtur. Matematiğe öyle bir özellik verildiğinde ise ona özel bir saygının ve kaçınılmaz olarak bir kaygının/korkunun açığa çıkacağı açıktır. Her yerde olan ve her şeye muktedir bir olgu karşısında bireyin kendisini "eksikli" hissetmesi anlaşılırdır. Ayrıca "matematik en kolay öğrenilecek bir şeydir" önermesi birçok matematikçi tarafından dile getirilir. Bu durum çocukları cesaretlendirme düşüncesini taşırken matematikçinin kendini tatmin etmesinden öteye geçmez. Matematik karşısında zorluk çeken birey bu önermeyle "eksiklenmeye" devam eder.

Çocuklar ilk adımlarını atarken "matematiksel anlamın" oluşma sürecini acaba yaşıyorlar mı? Bunun farkında olabiliyorlar mı? Matematiksel anlamın oluşum süreçlerine önem vermeden matematiği salt bir yöntemler yığını olarak gören yaşam tarzında matematik birçok küçük arkadaşımız için neden zor olmasın? Zor olması kalıcı bir özellik değildir. Bunun üstesinden gelmek olasıdır. Ancak matematiği yücelten sloganlarla değil küçük arkadaşlarımızı kendi özellerinde anlamaya çalışmakla olasıdır.

ÖĞRENCİLERİN MATEMATİK KABUSU..( * ).

Günümüzde Türk öğrencilerinin dert yandığı okul derslerinin başında matematik dersi gelmektedir.Acaba matematik dersi insanları neden bu kadar korkutuyor? Bu konu gerek üniversitelerde akademisyenlerimiz gerekse değerli öğretmen arkadaşlarımız için geniş çaplı araştırma ve çözüm gerektiren bir sorun haline gelmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder